Muhsin Yazıcıoğlu
  BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
 
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
 
 
Vaktin birinde Hindistan ülkesinde Debleşem Şah adında bir hükümdar yaşardı.

07/07/2008
 

Vaktin birinde Hindistan ülkesinde Debleşem Şah adında bir hükümdar yaşardı.

     Halkı ve ülkesi için çalışmayı çok severdi.

     Gecesini gündüzüne katardı.

     Bu yüzden ülkesi geliştikçe gelişmişti.Halkı da oldukça mutluydu.

     Debleşem'in ilginç bir özelliği vardı.Çok çalışmanın yanısıra eğlenceden de çok hoşlanırdı.

     Günlerden bir gün bir eğlence kuruldu.Yediler,içtiler.Sofrada kuş sütü bile vardı.

     Çalgıcılar türlü çalgılar çaldılar, söylediler.Padişah eğlence bittikten sonra bazı bilgin ve düşünürleri huzuruna çağırttı.Onlarla söyleşmek istedi.

     Konu cömertliğin yararlarıydı.

     Bilginler ve düşünürler eliaçık olmak gerektiğini savundular.

     Bu konuda çok ileri gittiler.O denli övdüler ki cömerdi,padişah Debleşem heyecanlandı, bütün hazinelerinin kapısını açtırdı.

     Ne varsa hazinesinden halka dağıttı.

     Yoksullar zengin oldu.zenginler daha da zenginleştiler.

     Ülkede bir tek yoksul kalmadı.

     Padişah Debleşem o gece bir rüya gördü.

     Düşünde nur yüzlü bir ihtiyar Debleşem'e şöyle diyordu:

     - Ey yüce padişah! Hazineni Allah yolunda halka dağıttın.Bundan Allah çok hoşnut kaldı.Ve seni ödüllendirecek.Sabah kalkar kalkmaz atına bin.Doğuya doğru git.Orada seni bir hazine bekliyor.Dünyanın bütün hazinelerinden daha büyük bir armağandır bu sana.

     Debleşem Şah sabah uyanır uyanmaz yola düştü.

     Doğuya doğru yol almağa başladı.

     Günlerce at sürdü.

     Sonunda yüce bir dağa kavuştu.Dağın eteğinde karanlık mı karanlık bir mağara gördü.Önünde güleç yüzlü, ak sakallı bir ihtiyar oturuyordu.

     Debleşem, ihtiyarın yanına gitti.Halini hatırını sordu.Gönlünü sevindirdi.İhtiyar da Padişah'a derin, anlamlı sözler söyledi.

     Tatlı bir söyleşi başladı aralarında.

     Debleşem Şah, hazineyi unutmuştu.Ayrılmak üzereyken Yaşlı Bilge, Padişah'a seslendi:

     - Padişahım! Bu mağaranın etrafında eşsiz bir hazine gizli.Benim dünya malında gözüm yok.Adamlarınıza emredin, hazineyi buldurun.

     Debleşem, ihtiyar bilgenin bu sözleri üzerine rüyasını anlattı.

     İhtiyar Bilge'nin sözünü ettiği hazine, Debleşem'e düşünde vadedilen hazineydi.

     Derhal adamlarına haber gönderdi.Geldiler, aramaya başladılar gömüyü.

     Dört bir yandan kazıya başlandı.Günlerce sürdü kazı.Sonuçta altın , gümüş ve türlü mücevherlerden oluşan eşsiz bir hazine ortaya çıkarıldı.

     En çok mücevher, mahzendeydi.

     Mahzende ayrıca, değerli taşlarla süslü bir sandık da bulunmuştu.Sandığın çelikten bir kilidi vardı.Usta bir çilingir getirildi, sandık açıldı.Mahfaza içinde bir hokka çıktı.Hokkayı Padişah Debleşem'e verdiler.Padişah hokkayı açtı.İçinden beyaz renkte ipek bir levha çıktı.Levhada ibranice yazılar vardı.Padişah İbranice bilmiyordu,yazıda neler olduğunu ancak bir çevirmen bulunduktan sonra anlayabildiler.Tercüman levhadaki yazının anlamını şöyle özetledi:

     "Ben, Hükümdar Hoşing Cihadar'ım.Bu hazineyi Hindistanlı büyük hükümdar Debleşem Ray için gömdürdüm.Ona hazineye sahip olacağı düşünde bildirilecek.Hazineyle birlikte ona bir de vasiyet bırakıyorum.Bu öğütleri dikkatle okusun.Mücevherlere kalbini bağlamasın.

     Dünyada herşey gelip geçicidir.Üzerinde fena damgası olan hiçbir şeye bağlanmamak gerekir.

    Bir gün insanı bırakır gider.O bizi bırakmadan biz kalbimizden onu söküp atmalıyız.

     Bu vasiyetteki gerçeklere bağlananlar dünya durdukça saygıyla anılırlar."

     Vasiyetname ondört bölümden oluşuyordu.Debleşem ve çevresindekiler çevirmenin okuduklarını ilgiyle dinliyorlardı.

    Birinci Bölüm.

     Bir padişah kendisine bağlı kimselerden birini çok fazla sevebilir.Ona çok güvenebilir.Bunu gören bazı kişiler rahatsız olabilirler.Padişahın o adama olan yakınlığını kıskanırlar.Sevgisini çok görürler.Ve o kişiyi padişaha kötülerler.Onun hakkında çeşitli yalanlar uydururlar.Böyle bir durumda padişah söylenenlere inanmamalıdır.Kişiliğini iyi tanıdığı, kendisine yakın hissettiği o damı korumalıdır.

     İkinci Bölüm.

     Bir padişah kötü niyetli insanlardan uzak durmalıdır.Yalancılarla düşüp kalkmamalıdır.İki yüzlüleri huzuruna almamalıdır.İnsanları birbirine düşürenlere fırsat vermemelidir.Çünkü bu huyları olan insanlar ortalığı karıştırmak için fırsat kollarlar.Yönetimde haksızlık yapılmasına neden olurlar.

     Üçüncü Bölüm.

    Bir padişahın çevresindeki adamlarının içi ile dışı bir olmalıdır.Birbirlerini gerçekten sevmelidir.Saymalıdır.Yoksa devlet yönetimi aksar.Toplumun huzur için gerekli kararlar çıkmaz.

    Dördüncü Bölüm.

    Bir padişahın, düşmanı yüzüne güldüğünde dikkatli olmalıdır.Bundan dolayı kendisini gurura kaptırmamalıdır.Daima uyanık bulunmalıdır.Eski düşman her zaman dost olmayabilir.

    Beşinci Bölüm.

    Öyle şeyler vardır ki korunması elde edilmesinden daha güçtür.Bu yüzden kazanılan bir şeyin korunmasına daha çok önem verilmelidir.Önem verilmezse elden çıkar, gider.

    Altıncı Bölüm.

    Yöneticiler, devlet işlerinde aceleci olmamalıdır.Karar verirken çok dikkatli davranmalıdır.Uzun süre düşünmeli, fakat çabuk karar verilmelidir.

    Yedinci Bölüm.

    Bir padişahın düşmanları birbirleriyle anlaşabilir.Padişaha karşı ortak hareket edebilirler.Bu durumda Padişah onlardan biriyle anlaşma yoluna gidebilir.Ona güleryüz gösterebilir.Bu ona karşı açalmak değildir.Düşmana karşı düşmanla anlaşmaktır.

    Sekizinci Bölüm.

    Bir padişah kendisine kin besleyenlere karşı çok dikkatli olmalıdır.Onlara güvenmemelidir.Kin, girdiği kalpten kolay kolay çıkmaz.

    Dokuzuncu Bölüm.

    Bir padişahın belki de en önemli özelliği acıma duygusuna sahip olmasıdır.Adaletle davranmalıdır.Yönettiği insanların önemsiz küçük suçlarını affetmelidir.Güleryüzle davranması, suçlunun onu bir daha işlememesini sağlayabilir.

    Onuncu Bölüm.

    Bir kimsenin suçu olmadığı halde onu cezalandırmak doğru değildir.Gerçek bir yönetici başkasını zarara sokmak için cezalandırma yoluna gitmez.Ancak, başkalarına zarar veren bir suçluyu cezalandırır.

    Onbirinci Bölüm.

    Bir padişah kendisine yakışmayan basit işlerle uğraşmamalıdır.Boş ve sonuçsuz işlere girmemelidir.

    Onikinci Bölüm.

    Padişah, daima alçakgönüllü olmalıdır.İnsanlara karşı kendini beğenmişçesine davranmak doğru değildir.Hele başkalarını küçük görmek bir yöneticiye hiç yakışmaz.

    Onüçüncü Bölüm.

    Hükümdara bağlı kişiler güvenilir olmalıdır.Bir yöneticinin çevresine kötü kişler toplanırsa ülkesinin yararına iş yapılmaz.Çıkarları için birbirleriyle kavga ederler.Kötülüklerin ardı arkası gelmez.Sonuçta ülke çok güçsüz düşer.

    Ondördüncü Bölüm.

    Ümitsizlik ve karamsarlık bir hükümdar için çok zararlıdır.Çünkü o , birçok konuda halkına örnek olmak zorundadır.Hükümdar kararlı olmalıdır.Doğru bildiği yoldan ayrılmamalıdır.

    Tercüman okumayı sürdürdü.

    Padişah Debleşem ilgiyle dinliyordu.

    Vasiyet, dinleyenleri çok etkilemişti.

    Yazıyı çeviren adam, bu öğütlerin eki olduğunu söyledi.Onu da dilimize çevir dediler.

    Tercüman vasiyetin ekini de okudu.

    - Bu öğütleri daha iyi anlatmak için ondört tane öykü vardır.Eğer hükümdar Debleşem onları da öğrenmek istiyorsa Serendip Dağı'na gitmelidir.

    Debleşem Şah:

    - Çok ilginç, dedi.

    Derin bir düşünceye daldı.Öğütler kendisini çok etkilemişti.Mağaradan çıkan hazinenin hepsini halka dağıttı.Kendisine hiçbir şey kalmamıştı.

    Serendip Dağı'nı düşünüyordu.

    Levhada yazılanların ne anlama geldiğini tam olarak kavramayı çok istiyordu.O hikayeler...Onları mutlaka öğrenmeliydi.

    Yola çıkmak istediğini açıkladı.

    Bu konuda vezirlerinin düşüncelerini öğrenmek istedi.

    Onları çağırttı.

    Düşüncelerini sordu.Vezirler, bu konuda karar verebilmek için bir gün süre istediler.

    Padişah izin verdi.

    Ertesi gün vezirler tekrar huzura geldiler.Başvezir söz aldı:

    - Padişahım! dedi, vasiyetteki öğütleri daha iyi anlamak güzel bir şey.Bunun içinde Serendip Dağı'na yolculuk yapmanız gerekecek.Çileli bir yolculuk olacak bu.Doğrusu gönlümüz razı değil.

    Vezir konuşurken Padişah 'ın zihninde hep Serendip Dağı vardı.O öyküleri öğrenmek istiyordu.

    Başvezir ilginç bir öneride bulundu:

    - Eğer uygun görürseniz,İki Güvercin hikayesini size anlatayım.Konuyla ilgisi olduğunu sanıyorum.

    Padişah, vezire öyküyü anlatması için izin verdi.

    Başvezir iki güvercin hikayesini anlatmaya başladı.
 
 
 

muhsin-yazicioglu.tr.gg



 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol